Gıda ve Yeni Dünya Dizaynı 1

       Okumayı ve yazmayı öğreten Rahman ve Rahim’in adıyla. Verilerini Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler, OECD ve FAO gibi güvenilir kaynaklara dayandırdıklarını söyleyen, içinde dünya istatistiklerinin olduğu www.worldometers.info/tr/ sitesinde artan ve azalan dünya nüfusunun değişimini anlık olarak görebilirsiniz. Şu birkaç satırı 4 dakika içinde yazdığımı varsayarsak “World Metres’e” göre 500 çocuk dünyaya gelmiş 250 kişi de hayatını kaybetmiş. Evet, yaklaşık olarak her 1 saniyede 1 kişi dünyadan ayrılıyor.
Diğer tüm verileri bir kenara bırakarak bir konuya değinmek istiyorum. Şuan Dünya’nın dört bir yanında bombalar patlıyor. 45, 200, 138, 11… her patlamada onlarca kişi hayatını kaybediyor. Dünya “x, y veya z” terör örgütlerini konuşuyor. Evet kime sorsanız mermiler ve bombalar kullanarak insanları katleden ‘terör örgütleri!’’nden size bahsedecektir. Ben size daha çarpıcı, daha zalim, daha gaddar, bir terör örgütünden bahsetmek istiyorum. Evet gıda teröründen bahsetmek istiyorum…
Hepsini ayrıntılı bir yazı dizisi şeklinde inceleyeceğim fakat gıda terörünü açıklamadan geçmek istemiyorum. Canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için yemek suretiyle tüketmeleri gereken maddelerin, ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla her türlü yolun kullanımıdır. Bu ‘her türlü yol’ da gıdalarda tağşiş ve taklitten, GDO’ lu gıda üretimine kadar her yol mubahtır.
Kuran-ı Kerim’in geçen   “Ey İnsanlar size rızık olarak verdiklerimizin Helal ve tayyip olanlarından yiyin.” ayetini okurken acaba içimiz ne kadar titriyor? Veya titriyor mu? Allah(c.c) haşa “Ey insanlar” yerine “Ey iman edenler” diye bir ifade kullanamaz mıydı? Bir şeyin helal olmasının yanında temiz olmasına ne kadar dikkat ediyoruz? Tüm insanlık bu konuda uyarılmışken bizler neden bu konuda hassas davranamıyoruz ve neden gıda teröristlerinin bizi can damarımızdan vurmasına izin veriyoruz? Neden?
Biz farkında değiliz ama şuan dünya ve üzerindekiler “gıda teröristleri!” tarafından yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor. Özellikle Müslümanlar bu kontrolün içinde tutulmak isteniyor. Peki neden gıda? Neden Müslümanlar? Hiç kendinize sordunuz mu acaba? Avrupa’nın birçok kentinde yasaklanan bazı içecek ve yiyecekler Müslüman ülkelerde maalesef peynir ekmek gibi satılıyor. Çocuklarımız bunların bağımlısı olmuş durumda. Birde peynir ekmek demişken buna değinmeden geçmek istemiyorum. Allah’ın bize verdiği süt ve buğdaydan elde ettiğimiz peynir ve ekmekte ne gibi bir sorun olabilir ki? Diye sorabilirsiniz. Sormakta da haklısınız. Hatta konuyu anlattığım birçok arkadaşım benimle alay ederek “Yav sende çok ayrıntıya düşüyorsun. Eğer böyle devam edersen aç kalırsın sana söyleyeyim” diyerek sözlerimi yüzüme çarptı. Basit, helal ve tayyip diyebileceğimiz peynir, ekmekte bile öyle bir terör estiriliyor ki 40 yıl düşünseniz içine koydukları haram katkı maddelerini hayal bile edemezsiniz. Yıllardır gıda dersini görmeme rağmen ben bile kanmıştım oysaki… İnsan kılı, Domuz kılı, kemiği, derisi, böcekler, alkol deyip bunu da burada kapatıp asıl konuya gelmek istiyorum.
Şimdi hepimiz -bu bilinci olmayanlar için diyorum-  yılda en az yarım kilo böcek bir porsiyon da domuz eti yedik desem büyük ihtimal bundan sonra yazacaklarıma kulak vermezsiniz. Ama ne hikmetse sofralarımızdan kolalar, margarinler, jelibonlar eksik olmuyor değil mi?
Sadece Türkiye’deki gıda sektörünün her yıl 50 ton civarında ithal ettiği böcek boyalarını ve dünya sıralamasına giren gazlı içecek tüketimimizi hesaba katarsak “Ben böcek yemedim, domuz eti yemedim” deme hakkımız olmayacak. Oradan birilerinin ben zaten kola içmiyorum dediğini duyar gibiyim. Doğru mu diyorum acaba? Peki marketlerden alıp kana kana içtiğimiz hazır suların filtrasyonunda domuz kemiğinden imal edilmiş filtrelerin kullanılabileceğini söylesem yine de aynı şeyi söyleyebilecek misiniz? İçiniz mi ürperdi yoksa? Dünya üzerindeki hiçbir terör örgütünü gıdanın teröristleri kadar kanlı, gaddar ve acımasız görmüyorum. Dikkatinizi buraya çekmek istiyorum.
Yenidünya sisteminin para babaları, kapitalist ve emperyalistler, kâr uğruna milyonlarca insanın sağlığının bozulmasına, ölmesine neden oluyor. İnsanlık açlığın pençesinde kıvranırken bir taraftan tonlarca gıda maddesi imha ediliyor, diğer taraftan gıda ürünlerine çeşitli kimyasal katkı maddeleri eklenerek milyonlarca insan zehirleniyor, başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yakalanıp hayatını yitiriyor. Yapılan denetimlerde gıda ürünlerinde katkı maddesi olduğu tespit edilmesine rağmen, gerekli önlemler alınmadığı gibi bu bilgi kamuoyuyla paylaşılmıyor, insanların zehirlenmesine ve çeşitli hastalıklara yakalanmasına göz yumuluyor maalesef.
İnsanın maddi ve manevi, olmak üzere iki yönü vardır. Manevi yönü ibadet, zikir ve marifet ile beslendiği gibi maddi yönü de gıdalarla beslenir. Şimdi tekrar sormak istiyorum. Bedenimizi adeta bir meta olarak kullanan bu gıda terörüne, teröristlere neden bu kadar sessiz kalıyoruz? Neden çıtımız çıkmıyor? Elimizle değiştirmeye çalışmadığımız, sözümüzle kınamadığımız ve kalbimizle dahi buğz etmediğimiz bu teröre ne zaman dur diyeceğiz… Midelerimizi adeta bir çöplük haline getirdiğimiz bir dönemden sesleniyorum şimdi…
Ne zaman az uyuyup, az konuşacağız? Ne zaman az gülüp, az yemek yiyeceğiz? Emin olun eğer midelerimize bir ayar verebilirsek, bedenimizi kontrol altına alabilirsek az güler, az konuşur ve az uyuruz…
Yenidünya düzenini ve gıda terörünü yazmaya çalışacağımız başka bir yazıda buluşmak ümidiyle. Allah’a emanet olunuz…


M. Zeki Aygur / Sessiz Notalar

Yorumlar

Popüler Yayınlar