Sanal Dünya Hastalığı: FOMO!
Teknoloji veya sanal dünya hastalığı… Eskiden bakteri,
parazit veya virüslere yenik düşerdik. Onlara karşı ilaçlar geliştirdik,
refahımızı artırdık. Teknolojiyi geliştirdik fakat ne kadar ileriye gitsek de
teknolojinin getirdiği dezavantajların önüne geçemiyoruz. Eskiden daha çok
tütün, alkol ürünlerine karşı bir bağımlık ve bu bağımlılık ile mücadele vardı.
Şimdi ise bu mücadeleye sanal dünya bağımlılığı eklendi. Her ne kadar
bağımlılık denilse de hastalıktan farksız.
Teknolojik gelişmeler ilişkileri öyle bir etkiledi ki yakın
dost ve arkadaşlar artık yüz yüze görüşmüyor bir mesaj ile birbirlerinin hal
hatırlarını soruyorlar. Birbirine dokunmayan, birbiriyle göz teması kurmayan
ilişkiler ortaya çıktı. Amacı dışında
kullanılan sosyal medya, günlük yaşam aktivitesini bozdu. Eşiyle, çocuklarıyla
ilgilenmeyen bireyler ortaya çıktı. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat
Tarhan’ın “Sanal dünyada öyle bir
dostluk oluştu ki el sıkışmaya hasret kaldık” sözü her şeyi gözler önüne seriyor.
Dünya’da bir salgın haline gelen FOMO büyük bir tehlike
saçıyor. FOMO’nun kelime anlamı “Fear of Missing Out” yani çevrimiçi olmamaktan
korkma, kaybetme korkusu. Kişi, internetle bağlantılı olmamaktan korkuyor.
Gittiği yerde Wi-Fi çalışmıyor, internete giremiyor ve çok huzursuz oluyor. Bu
satırları okurken bende hastalıklı olduğumu düşündüm ne yalan söyleyeyim. Sahi hangimiz güne başlarken şöyle bir
facebook, instagram, twitter, snapcat… gibi medya araçlarının zaman akışına
bakmıyor ki… Sonra kahvaltı esnasında, sonra her dk, her saat başı, yemek
aralarında, parkta, arabada, iş dönüşü, evde, uyumadan önce… Hangimiz? Ondan sonra diyoruz ki, “Valla
benim telefonumun bataryası çok kötü, 2 saat bile dayanmıyor…” Hangi telefon
dayanır ki? Haydi, itiraf edin sizde bağımlısınız!
İnternetle teması olan herkesin bu tehlike ile karşı karşıya
kaldığını söylemek mümkün. Şöyle arkadaş grubunuz ile geçen gün oturduğunuz
ortamı bir düşünün. Herkesin elinde bir cep telefonu ve kimse kimse ile
konuşmuyor. Aynı evde herkesin elinde akıllı telefon var. Aynı evin ayrı
dünyalarında yaşıyor herkes.
Peki, şöyle bir soralım. Hepimiz FOMO’ muyuz? Alkol alan bir
kimsenin sabah uyanıp alkol aramaya başlamasına nasıl bağımlılık diyorsak. Gece uyumadan önce telefon ile saatlerce
uğraşan kişi sabah uyandığında yine ilk işi telefon ile uğraşmak oluyorsa buna bağımlılık
diyebiliriz. Bu uğraş ile günlük yaşam
aktivitemiz bozuluyor, sanal dünya hayatımızın konusu ve merkezi haline
geliyor, öyle ki eşimiz, çocuklarımız, yakınlarımız bundan etkileniyor.
Hepimiz bağımlıyız. Ama bazılarımızın ki iyi huylu bir
bağımlılık, bazılarımızın ki kötü huylu bir bağımlılık. Bunu kontrol altına
almak ve önüne geçmek ise bizim elimizde. Geçenlerde okuduğum bir haberde bu
tür bağımlı kişilere sosyal engelli kişiler denildiğini gördüm. Maalesef
toplumumuzda engelli kişiler çoğalıyor. Risk grubu öyle geniş ki… Okuma yazma
bilenden tutun, eli kolu tutan yaşlılara kadar, sanal dünya ile hemhal olan
herkes bu risk grubunun içinde yer alıyor.
Arkamızda oturup sohbet etmeyi bilmeyen bir nesil bırakmak
istemiyorsak teknolojiyi amaç değil bir araç olarak kullanmalıyız. Sosyal
medyaya gösterdiğimiz aşırı ilgiden dolayı beynimiz sanki uyuşturucu madde
almış gibi haz duymaya ve bazı hormonları salgılamaya başlar. İşte bu sanal
uyuşturucudur. Evet, bir ara meşhur olan bonzaiden daha tehlikeli bir
uyuşturucu zannımca.
Gecelerimizin gece, gündüzlerimizin gündüz olmasını
istiyorsak birazcık şu gündemi kaçırma korkusundan vazgeçmeliyiz. Sanal dünyaya
ayırdığımız zaman dozajını biraz azaltmalı, bu dünyanın aksine bir an olsun
kendimizi soyutlamalıyız.
M. Zeki Aygur - 26.10.2016
Yorumlar
Yorum Gönder