İyileşmeye inanmak (Plasebo etkisi)

Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma haline plasebo etkisi diyoruz. İlaç vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir. Aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Zihnimiz ile bedenimiz arasındaki muhteşem ilişkinin en basit kanıtını burada görebiliriz. Sahte, yani aslında ilaç olmayan bir ilaç aldıklarından habersiz olan hastalar, dertlerine derman olacak bir hap ya da şurup içtiklerini düşündüklerinden kendilerini daha iyi hissetmesi şeklinde örneklendirilebiliriz. Bugün, altında yatan mekanizmalar net olarak bilinmesede, plasebo etkileri dediğimiz bu etkilerin, aslında tek bir mekanizmaya bağlı olmadığını, birden çok etmenin ve mekanizmanın birleşimi sayesinde ortaya çıktığını biliyoruz.
Plasebo etkisinin ortaya çıkmasında beklenti, endişe hafifletme mekanizmaları, beyindeki ödül devrelerinin çalışması, sosyal öğrenme, genetik ve kişilik özellikleri, beyindeki nörokimyasal mekanizmaların tetiklenmesi, algı değişikliğini gibi etkenler nedendir.
Bir Parkinson hastası ameliyet ediliyor. Beynine ilgili merkeze elektrot yerleştiriliyor. Bu ameliyatların bazen bilerek sahtesi yapılıyor ve hastaların tedavi oldukları gözleniyor. Yani tıpta bilim insanları, “Plasebo etkisi” denilen hastaları tedavi olduklarına inandırmanın yarattığı etkinin sanılandan çok daha fazla olduğu sonucuna varıyorlar.
National Geographic Türkiye dergisi‘nin aralık sayısında yayımlanan makaleye göre, insan beyninin hastalıklar için kendi reçeteleri ve kendi eczanesi var. Ağrı ve benzer şikâyetlerde, plasebo olarak verilen şeker tabletlerinin hastanın ağrılarını azalttığı uzun zamandır biliniyor.




1950’lerde yapılan bir çalışma, sahte ameliyatların da plasebo etkisi yaratabildiğini kanıtladı. O zamana dek, kalp damar tıkanıklığında LIMA ameliyatı (Ligation of Internal Mammary Artery – İç Meme Damarı Bağlanması) denen bir yöntem sıklıkla uygulanıyordu.
Ancak, bu inanışa rağmen bu ameliyatın etkinliğinden şüphe duyan bir grup hekim iki ayrı çalışma yaptı. Her iki çalışmada da, hastalar iki gruba ayrıldılar. Bir gruba klasik LIMA ameliyatı yapılmasına rağmen, ikinci gruba ameliyat yapılmadı. Ancak hastaların ameliyat olduğunu sanmaları için anestezi verildi ve hasta bayılınca, normal LIMA ameliyat yerine denk gelecek yerde, cilt üzerine bir kesi yapılıp dikiş atıldı. Böylece, uyanan hastalar kendilerinin de LIMA ameliyatı geçirdiklerini sanacaklardı. Her iki çalışmanın sonucunda, ameliyat olan hastalarla olmayan hastalar arasında hiç bir fark gözlenmediği, her iki grupta da göğüs ağrısı şikâyetinin aynı oranda azaldığı bulundu.
İlerleyen yıllarda yapılan benzer çalışmalarda birbirinden güçlü plasebo etkileri gözlendi: Depresyon hastalarına, ilaç görünümlü plasebo hapları antidepresan olduğu söylenerek verildiğinde, şikâyetlerinde %50’ye varan azalma gözlendi, plasebo migren hapları, migren hastalarında %40 etkili oldu.
Plasebo etkilerini tetikleyen faktörlerin en başında beklenti geliyor. Hastalar kendilerine verilen ilaç ve uygulamalar nedeniyle iyileşme beklentisine kapılıyorlar. Tedaviyi uygulayan doktorun, tedavinin işe yaradığına yönelik telkini, hastanın verilen ilacın çok etkili olduğunu düşünmesi semptomlarının psikolojik, hatta kısmen fizyolojik olarak da gerilemesine neden olabiliyor. Beyaz önlük giymiş, otoriter ve ilgili bir hekimin “şimdi size çok güçlü bir ilaç vereceğim, birkaç güne bir şeyiniz kalmaz” telkini ile plasebo alan hastalar, tedavi seansının ardından kendilerini daha iyi hissettiklerini beyan ediyorlar.
Son yapılan çalışmalarda plasebo uygulamalarının, psikolojik etkilerin de ötesine geçerek, beyindeki kimi nörokimyasal mekanizmaları da tetiklediği saptanmış durumda. Özellikle ağrı şikâyetinin ortadan kalkmasında etkin olan iki mekanizma olduğu düşünülüyor:  endojen opoioid sistem ve endocannabinod sistem. Bu sistemler adeta morfin görevi görüp ağrıları yok etmeye çalışmaktadırlar.
İnsanlarda bulunan doğal ödül mekanizmaları, uyaranlar sonucunda “Nucleus Accumbens” beyin bölgesinin uyarılması ve bunun sonucunda da dopamin maddesi salgılanmasına neden oluyor. Plasebo uygulanması sonucunda da aynı ödül mekanizmaları tetikleniyor. Uygulanan tedavi ile daha iyi olacağı beklentisine giren hastada, bu beklenti dopamin artışına neden oluyor ve artan dopamin hastanın kendini daha iyi hissetmesini, ağrılarının hafiflemesini, şikâyetlerinin geçmesini sağlıyor.

Yazının bu kısmına kadar placebo etkisinin sadece hastalıklara iyi geldiğini aktardık. Fakat ben hastalıktan çok hayatımızın her alanında ama her alanında bu etkinin varlığının olduğunu kanısındayım. İyileşmeye inanmak… Başarmak için inanmak… Yenmek, kazanmak için inanmak… Dünyayı bu köhne zihniyetten kurtarmak için inanmak…
Başarı için çalışmak, çalışmak için de inanmak şarttır. Eğer beynimizi buna inandırabilirsek başarmayacağımız hiçbir şey yoktur. Gerçekleşebileceğine,  yapılabileceğine inanmadığımız bir iş için ne kadar çalışabiliriz? Başarıyı düşünün, başarısızlığı değil. Zor bir durumda karşılaştığınızda kazanacağım diye düşünün.  Bir imkan doğduğunda  yapabilirim diye düşünün. Başarının büyüklüğü inancınızın büyüklüğüyle belirlenir.

Beynimizin hastalıklar için bir reçetesi ve eczanesi varsa bizler kendimizin doktoruyuz. Hadi! Ne bekliyoruz? Bir şeyler değişmek için bizi bekliyor…


Muhmmed Zeki Aygur - 06/12/2016

Yorumlar

Popüler Yayınlar