İlaç Devlerinin Bilime Müdahalesi ve Seralini Araştırmasından Notlar
Uzun zamandır bu konu hakkında bir şeyler yazmak
istiyordum fakat sınavların yoğunluğundan bir türlü kendimi veremedim. Araştırma
her ne kadar 2012 yılında yayınlanmış olsa da her satırındaki kan donduran gerçeklerin asırlar boyu konuşulması ve güncel
tutulması gerektiği kanaatindeyim. Böyle bir araştırmanın kıyıda köşede
bırakılması hatta üstünün örtülmeye çalışılması bundan olsa gerek diye
düşünüyorum. Dünya üzerinde varoluş kavgası asırlar boyunca oldu, devam etti ve
ediyor da. Bu kavga bazen bil fiil insan eliyle savaşlarla oldu. Bazen silahlar
kullanıldı acımazsızca. Yeri geldi fikirler çatıştı ve bir süre fikirler hakim
oldu dünya üzerinde.
Bu varoluş kavgası gittikçe acımasızlaştı. Teknoloji
geliştikçe insan gücünün yerini makinalar aldı. Tabii şeylerin yerini suni
şeyler aldı. Dünyanın öbür tarafında yaşayan bir azınlık suni bir gündemle suni
savaşlar yapar oldu. Nesiller adeta bağımlı hale getirildi. Siz buna internet
diyebilirsiniz. Başkası da gıda der. Ne zaman bir ortamda otursak herkes
eskileri hayırla yad eder doğallıklarından bahseder. Oysa söz günümüz nesline gelince
adeta herkes buz kesilir "Genetiği Değiştirilmiş Organizma"lardan
bahsedemez olur. Sahi genetiği değiştirilmiş deyip konuya giriş yapmışken
kendimize bir kaç soru soralım ne dersiniz? Günümüz modern(!) dünyasında her
şey bu kadar çok gelişmişken neden ilaca olan bağımlılık bu kadar arttı? Aynı
türler benzer ve daha temiz besinlerle beslenmelerine rağmen neden hastalıklar
değişti ve giderek artmaya devam ediyor? Medyadaki tekelleşme gibi devletler
ilaç devlerine neden karış(a)mıyor? Biyoteknoloji
devi olan Monsanto'nun güç
oyunları uluslararası politikayla sınırlı
kalmayıp bilim dünyasına da doğrudan müdahale ettiğini tekrardan hatırlatmak
istiyorum bu yazımda.
“Food and Chemical Toxicology” (FCT) bilim dergisi, Monsanto’nun baskıları sonucunda
2012 yılında yayımladığı ve biyoteknoloji dünyasında bomba etkisi yaratan
Seralini araştırmasını yayından kaldırdı. Olan biteni daha iyi anlamak için
Seralini araştırmasının ne olduğunu, neden önemli olduğunu, bu bir yıllık
süreçte olanları, bu yazının geri çekilmesinin ne anlama geldiğini ve ne tür
sonuçlar doğurabileceğine bakmamız lazım.
Seralını Araştırması Nedir?
Gilles - Eric Seralini ve araştırma ekibi 2012
yılında “Roundup herbisiti ve Roundup’a dayanıklı genetiği
değiştirilmiş bir mısırın uzun süreli toksisitesi” araştırmasını
yayımladı. Bu araştırma sonuçlarının yayımlanmasıyla birlikte biyoteknoloji
yani genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) tartışmaları yepyeni bir boyut
kazandı. Kısaca özetlemek gerekirse, GDO’nun sağlık üzerindeki etkileri
hakkında uzman moleküler biyolog Profesör Gilles-Eric Seralini başkanlığında
bir bilim insanı ekibi, 24 ay boyunca Monsanto’nun NK603 genetiği
değiştirilmiş (GD) mısırı ve yine Monsanto’nun Roundup yabani ot ilacının
(herbisit) fareler üzerinde etkilerini incelediler.
Bugün Türkiye’de 16 GD mısır ve 3 GD soya olmak
üzere, toplam 19 GDO’nun hayvan yemi amaçlı ithalatına ve kullanımına izin
verilmekte. Şu anda Türkiye’ye giren ve hayvan yemi olarak kullanılan
toplam 16 GD mısır’ın 6’sı bu araştırmanın konusu olan NK603 ve türevleridir. Seralini
ve ekibi araştırması sırasında bir grup fare NK603 ile beslendi ve içme
sularına ABD’de içme suyunda ve GD mahsullerde izin verilen oranda Roundup
katıldı. Bu farelerin, standart bir diyet uygulanan farelerden daha hızlı
kansere yakalandıkları ve daha erken öldükleri tespit edildi. Diyetleri NK603 ve Roundup’dan oluşan bu fareler, göğüs kanserine yakalandı ve
karaciğer ve böbreklerinde ciddi hasarlar oluştu.
Seralını araştırması ve sonuçları neden önemli?
Seralini’nin bu araştırması Monsanto’nun Roundup
herbisiti uygulanan GD mısır NK603 üzerine bugüne kadar yapılan en uzun süreli
ve tek araştırmadır. Bu 2 yıl seçilen fare cinsinin ortalama yaşam
süresidir.
Seralini araştırmasının 2 yıllık olması çok önemli
zira biyoteknoloji endüstrisinin bugüne kadar yaptığı tüm araştırmalar en
fazla 90 günlüktür. Oysa Seralini araştırmasında ilk tümörlerin 4 ile
7 ay arasında oluşmaya başladığı gözlemlenmiştir.

Seralını araştırmasının yayımlanmasından sonra ne oldu?

Seralını araştırmasının yayımlanmasından sonra ne oldu?
Eski Fransız Çevre Bakanı Corinne Lepage’ın “bomba”
diye tanımladığı araştırmanın yayımlanmasının hemen ardından Monsanto ve GDO
endüstrisi Seralini sonuçlarının etkilerini kontrol altına alabilmek için
saldırıya geçti.
Seralini araştırmasının 90 gün yerine 2 yıllık
olması, o güne kadar yapılan tüm açıklamaları, alınan kararları ve yapılan
hesapları altüst etti. Bağımsız Avrupa Birliği kurumsal gözlem grubu
Corporate Europe Observer’a göre, EFSA GDO inceleme panelinin birçok üyesinin
Monsanto ve GDO endüstrisiyle belgelenmiş bağları bulunmakta.
FCT’ye gelince, Seralini araştırmasını hemen
yayından kaldırmadı ancak bir kaç ay sonra Mayıs 2013’te, yayın kurulu “Biyoteknoloji Yardımcı Editörü” pozisyonu
yaratarak, Richard E. Goodman’ı işe aldı. Richard E. Goodman, Nebraska
Üniversitesi’nde Gıda Alerjisi Araştırma ve Kaynak Programı’nda profesör
olmasının yanı sıra 1997-2004 yıllarında Monsanto’da çalıştı.
Monsanto’da görevi şirketin GD ürünlerinin alerjenliğini değerlendirmek ve
Monsanto adına GDO gıdaların alerjenlik ve güvenlik konularında araştırmalar
yayımlamaktı. Goodman, aynı zamanda GDO endüstrisi tarafından finanse edilen
GDO lobi organizasyonu International Life Science Institute’ün (ILSI) de
bir çalışanıydı.
ILSI Avrupa’nın başlıca finansörleri arasında dünyanın en büyük kimyasal
şirketi BASF, Coca-Cola, Danone,
Kraft, Mc Donald’s, Nestle, Unilever, dünyanın en büyük aspartam üretici Ajinomoto, Syngenta ve tabii ki Monsanto bulunmakta.
"FCT, Kasım 2013’te Seralını
Araştırması'nı yayından kaldırdı"
Monsanto çalışanı Goodman’ın GDO bölümün başına
getirilmesinden 6 ay sonra, FCT Genel Yayın Yönetmeni Dr. A. Wallace
Hayes Profesör Seralini ve ekibinin araştırmasını yayından
kaldırdığını bildirdi. Buradaki çifte standarda dikkat çeken Seralini,
kendi araştırmasının NK603’ün zararlarını göstermekte yetersiz olduğu kanısına
varılıyorsa, Monsanto’nun araştırmalarının da GDO’ların güvenli olduğunu
göstermekte yetersiz sayılması gerektiğini belirtti ve FCT’nin ya Monsanto
araştırmasını da geri çekmesi gerektiğini ya da her iki araştırmanın bilimsel
tartışmalarda yer alması gerektiğini ifade etti.
Seralini makalesinin geri çekilmesinin tartışmanın
sadece bilimle alakalı olmadığı aşikar. Bu tür bağımsız bilimsel
araştırmalar Monsanto gibi GDO devlerinin ürünlerinin güvenirliliği
sorgulanmasına yol açıyor, daha fazla sayıda ve daha uzun süreli araştırmalar
yapılmasının gerekliliğini gösteriyor. Monsanto başta olmak üzere, GDO
endüstrisi çoktandır çok sayıda ülkenin gıda güvenliğinden sorumlu birimlerini
ellerine geçirmişti. Büyük paraların, gizli anlaşmaların döndüğü
lobicilik faaliyetleriyle yetinmeyen Monsanto ve diğer GDO şirketleri bilim
dünyasını da ele geçirmiş görünüyor.
Seralini’ye uygulanan sansür, makalenin geri
çekilmesi, ne yazık ki böyle bir araştırma yapılmadığı anlamına geliyor.
Türkiye’de de hayvan yemi amaçlı ithalatına izin verilen 16 GDO mısır
çeşidinden 6’sını oluşturan NK603 GD mısırın güvenliği hakkındaki şu anda tek
“geçerli” ve “bilimsel” araştırma bu mısırın üreticisi Monsanto tarafından
sunulan 90 günlük bir araştırma. Şu anda Türkiye’de etini, sütünü, yumurtasını
tükettiğimiz hayvanların beslendikleri bu mısır hakkında bildiğimiz bununla
kısıtlı. GDO şirketlerinin bilimsel yayınları da ele geçirmiş olmasıyla, bundan
sonra ne öğrenebileceğimiz de meçhul.
M. Zeki Aygur mzekiaygur@gmail.com
M. Zeki Aygur mzekiaygur@gmail.com
![]() |
Prof. Seralini ve Ekibi |
Yorumlar
Yorum Gönder